15 Kasım 2009 Pazar

Badamlı Üniversitesi Erasmus Programı Açıldı!



Badamlı Üniversitesi loser ve fakir öğrenciler için yeni bir ilke imza atıyor: Erasmus!

Üniversitemizin bu yeniliğinden faydalanmak isteyen değerli gençlerimizin sahip olması gereken kriterler aşağıdaki gibidir.




Katılım şartları:
- Anadolu lisesi İngilizcesine sahip olmak. Seçmeli Amerikanca.
- Yurtdışında hiç yaşamamış olmak. Yurtdışıyla bağlantısı 1 haftalık interrail ya da Ramazan/Kurban bayramında aileyle İtalya, Prag seyahati.
- Türkleri iyi ve doğru tanıtma hevesiyle yanıp tutuşmak. Türklerin Arap değil birer Avrupalı olduğunu ülkenin vatandaşlarına ispatlamak.
- Abazanlık.
- Dönünce kimse bilmiyor gibi içkinin ucuz olduğunu, Türkler ve Türklükle ilgili dönen muhabbetleri, karıyı kızı, uçak biletlerinin ucuzluğunu, dönercilerle muhabbetlerini anlatıp durmak.
- Oranın halkıyla değil, gelen öğrencilerle sosyalleşmeyi ülkeyi keşfetme sanmak.
- Yoksul veya zengin olamamak. Çok başarılı ya da tembel olmamak. Hayatı ortalarda yaşamak.
- Sosyalleşmeye çalışmak ama internet başından kalkmamak. İletilere gittiği ülkenin diliyle cümleler yazmak.
- İngiltere’ye/Amerika’ya hiç gidememek. Kuzey, Slav ve kıta Avrupası’nda sıkışmak.
- Erasmus partilerini ihmal etmemek, çılgın zannetmek ama Türkiye’de olmayan bizarre klüplere, gentleman barlara, casinolara gidememek, haberdar bile olmamak.
- Avrupa birliğinden önce Polonya, Çek vb. yerleri görmemiş olmak.
- Orada kalma hayaliyle gidip kesinlikle ve kesinlikle geri dönmek.
- Dışlandığını anlamamak. Okul partisi, hostel partisi, halloween, paskalya gibi her ortama damlamak, her alakasız konuya Türkiye’de de böyledir diyerek atlamak.
- Espri kabiliyeti below avarage.
- Eurovizyon izlemek.

Erasmus hakkında ne dediler?
Ketrin Zeta Jons: "Askerlik anısıyla yarışabilecek sıkıcılıktaki tek şey Erasmus anısı dinlemektir."
Cengiz Abazoğlu: “Kaşlarını alsınlar.”
Yılmaz Özdil: “Erasmus kimdir? Türkiye? 1...2...3... Sizce?”

14 Kasım 2009 Cumartesi

Gülderen Abla Yanıtlıyor


Sevgili Gülderen ablacım,
Aslında bu derdimi çok önceden yazmam gerekiyordu ama çekindim nedense. Sanırım kendimi profesyonel destek alacak kadar yetersiz zannetmek istemedim. Şimdi ise buradayım.

Gülderen hanımcıım,
Konservatuarlı bir fakbadim var ama ben ona sevgilimmiş gibi davranıyorum, öyle hissettiriyorum. Nedenine gelince ben yaklaşık 15 senedir İstanbul camiasından uzak kalan Ayvalıklı, yaşlı ve alaylı bir müzisyen olduğum için yeni trendleri buradan takip edemiyorum. Aslında niyetim müziği bırakmaktı ama hem param bittiği hem de müzisyenlik dışında karı kız düşürebileceğim başka cazip bir özelliğim olmadığı için tekrar müzik işine soyunmaya karar verdim. Bulduğum konservatuarlı kızın bu konuda bana destek olacağını düşünüyorum. İşlerimi ona yaptırıp yan gelmeyi planlıyordum ama lanet olası dilim yine başıma bela oldu ve ona "Şişkosun, benim yanıma benim gibi birisi yakışmalı, zayıf olmalı" dedim. Gel gör ki her fırsatta bu söylediğimi yüzüme vurmaya başladı. Elim kolum bağlı, işlerimi yaptıramıyorum, stüdyoya sokamıyorum. Açıkçası bu saatten sonra kafamın yeni bir bilgi alacağını düşünmediğimden bana birşeyler öğretmesini de istemiyorum, o yapsın. Bahsettiğim kişiyi şimdilik cinsel aktivitelerimle elimde tutuyorum ama yaşımdan dolayı 1-2 seneye o da biter, bu gücümü kaybetmeden birkaç iş yaptırmak istiyorum. Bu arada da diğer sevgililerimi de kaybetmek istemiyorum, hepsinden sağladığım farklı yararlar var. Bu konuda ne yapmam gerekir, yardımınıza ihtiyacım var. Değilse yeni bir umuda açamayacağım gözlerimi.. Dil yarası dil yarası en acı yara imiş... Rumuz: Sataşer1961

Cevap:
Beyefendiciim,
Benim sana tavsiyem boyundan büyük oynamaman olur. Bir insan ben şunu olmak istiyorum demekle onu olamaz. Geçmişinin kültürel yapısının buna el vermesi gerekir. Konservatuara gidemedim diye üzülüp hırs yapma. O yüzden konservatuarlı, senfonili müzisyenlere takılmaktansa alaylı bienalcilerle iş yap. Şimdiye kadar yaptığın gibi 2 loop bulsan sağdan soldan, notasız doğaçlama çaldırsan sokak sanatçılarına, üstüne de 3-5 distortion reverb efect koysan, bir de manifesto yazsan bu topraklarda yutmayacak insan yok inan. Böylelikle kendine uygun müzisyen fetişli, zayıf bir fakbadi de bulur yaşayamadığın ergenliğine geri dönersin. Ama benim sana tavsiyem bu yaştan sonra fakbadilerle uğraşmaktansa yaşına uygun suni döllenmeye çocuk sahibi olabilecek, içi kahve dolu koca kupalı, dağınık topuzlu, pofuduk terlikli, parası olmadığı için feng-sui, minimalizm ve karma felsefesiyle ilgilenen, Cihangirli bir cosmopolitan kadını bulup hayatını devam ettirmendir. Böylelikle hem çocuk hem de miras derdin ortadan kalkar. Hayat sana güzel dostum.