21 Kasım 2010 Pazar

İsimden Karakter Tahlili: Türkiye'nin Aydınlık Yüzü Burcu

Burcu'nun Aşk Hayatı
Msn vazgeçilmezidir, her türlü smiley'i bilir. Sevgilisini sms'lere boğar. Durup dinlenmeden arar, 60 cevapsız arama bırakır. Sorunca "merak ettim bebeğim başına birşey mi geldi" der. Belli bir sevgili anlayışı yoktur. Zayıf-kamburlu-kemiklisinden, geniş omuzlu-kalıplı-sağlık fışkıranına, tikisinden alterine, doğulusundan Amerikalısına sevgilileri çeşit çeşittir. Her sevgiliden sağladığı bir fayda vardır. Sevgilisinin arkadaşlarıyla arkadaş olmaz, herhangi bir ortama kendini bağlamaz. Yeni bir ortama girmek onun için 2 kere 2 kadar kolaydır. Kendine güven tavan yapmıştır. Sevgililerini cazgırlıkla değil mıymıylıkla darlar. Alkolü kaçırınca duygusala bağlar.

Her sevgilisine çok aşık olduğunu zanneder. Her sevgilisini ezberlediği şekilde sever. Bir sevgilisinden ayrılınca hemen ezberlediği hareketleri yapar, lafları satar. Sevgiliden ayrılındığı zaman arkadaşlarla toplanıp içilir. "İnsanlara haketmedikleri değeri veriyorum", "bundan sonra aşık olabileceğimi hiç zannetmiyorum" söylemleri havada uçuşur, "heeyt hadi bakalım" diyerek kadehler tokuşturulur. Facebook'una Murathan Mungan'ın "Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda ayrılık" dizelerini koyar. Bütün sanal ortama ayrılık ilanını yayar.

1 hafta geçmeden başka biriyle flört etmeye başlamıştır. Aşk hayatında tam bir stalker ve control freak'tir. Sevgilisinin anneannesinin adına, babasının nerde askerlik yaptığına kadar araştırır öğrenir. Gerekirse sadece sevgilisinin evinin ışığı yanıyor mu diye bakmak için kilometrelerce yol gider. 118'den işyeri numarasını bulup işe gelip gelmediğini sorar.

Burcu'nun Fiziksel Özellikleri
Zayıf, minyon, beyaz tenli olmaları ortak özellikleridir. Bakışları cin cindir. Genellikle uzun, kumral, dalgalı saçlı da olsalar tarz uğruna küt saçlı sahte sarışın olmuş Burcu'lar da görülür. Göğüsleri küçüktür. Dekolteden başka şey giymemesine rağmen seksapeli yoktur. Yazın kurumuş balık gibi yanar da yanar. Saç rengini değiştirmek için "kızlaar saçımın rengini ne yapayım" diye
facebook'tan ilan verir.

Sosyal Ortamdaki Yeri ve Önemi
Tam bir ortam kızıdır. Sabah gözünü açar açmaz o gün akşam kiminle ne yapacağını düşünmeye başlar. Ortam neredeyse Burcu oradadır. Lucca'da da görebiliz Gizli Bahçe'de de, hem de aynı kıyafetle.
40 yaşına da gelse ortamın bıcırık kızı olma özelliğini korur. Sevimlilikle garsonları barmenleri bağlar, beleş shot'ları götürür.

Bir Burcu'nun Dolabındakiler

Mini etek, dekolte-straplez blüz, pullu-payetli çeşitli kıyafet, bostanlı pazarından alınma sahte LouisVuitton çanta, saç düzleştiricisi, bolero hırka-mont, asimetrik kazak, halka küpe, her çeşit ayakkabı (stiletto, flip-flop, babet), renkli-çizgi film karakterli-sevimli pijamalar/iç çamaşırları, dolgulu sütyenler, pofuduk terlikler, her renkten çeşit çeşit çorap-oje-far, kilitli günlük.

-Vazgeçilmez markaları: Zara, Mango, Bershka, Stradivarius, Pull and Bear, Accesorize.
-Parfümde tercihi: Buram buram çiçek, meyve, şeker kokulu.
-Makyaj Stili: Makyaj onun için bir ayin gibidir. Saatlerini ayna karşısında geçirir. Her şekli her rengi kullanır. Makyaj çantası çıfıt çarşısıdır. FlorMar farın üstüne Dior rimel sürer. FlorMar ojenin bütün kırmızı renkleri Burcu'da mevcuttur.

Bunlar dışında Burcu'nun gittiği çeşit çeşit partiler için aldığı
ilginç aksesuarlar da dolabına renk katar. Örnek: Pembe küt peruk, prenses eteği, fetişli gotik botu, melek kanadı, melek halesi taç, fileli el çorabı.

Burcu'nun Psikolojisi
Ailedeki herkes küçüklüğünden beri "prenses kızım" diye sevmiştir. Burcu'nun prenses sendromu buradan gelmiştir. Burcu İstanbul'da yaşamayı özgürlük zanneder. İstanbul'daki gece hayatını, kurban bayramında turla gittiği İtalya'nın gece hayatıyla kıyaslar, "İstanbul gibisi yok yaa" der. Sürekli depresyonda olduğunu iddia eder.

Burcu'nun Gurmelik Anlayışı
House Cafe limonatası, Casita'nın mantısı, evde hazır yaptığı tortellini, blush, zeytinyağına ekmek banmak, tavukla beyaz şarap, balıkla rakı, kırmızı etle kırmızı şarap, midyeyle bira, cipsle kola, votkayla redbull, yılbaşında hindi, sinemada pop-corn, Şampiyon'da kokoreç, Sultanahmet'te köfte, BurgerKing'de Whooper,
Asmalımescit'te Mojito.

Burcu'nun Sanat Anlayışı
Klasik müzikte Vivaldi 4 mevsim, kemancılardan Farid Farjad, piyanistlerden Fazıl Say, bilim adamlarından Einstein, din adamlarından Mevlana, popçulardan Serdar/Tarkan/Demet, rakçılardan Teoman, U2'dan One Love, ressamlardan Dali, tablolardan Mona Lisa, heykeltraşlardan Michelangelo, yönetmenlerden Tarantino, yerli dizilerden Ezel/Aşk-ı Memnu, yabancı dizilerden Doktor House, yerli filmlerden Issız Adam, yabancı filmlerden Kill Bill.

-En büyük çılgınlığı: İçki içip sarhoş olmak.
-En komik hikayesi: Çok hastayım dediği hocasına akşam elinde birayla zıplarken yakalanmak.

-İlgi duymadığı erkek tipi: Çağdaş'lar.
-Burcu'nun başarısı: Ortalama zeka ve görüntüsünü olduğundan elit göstererek satabilmesi.
-Burcu'nun en büyük hayali: Kurumsal bir firmada üst düzey yönetici olmak ya da yurtdışında moda tasarım okumak.
-Burcu'nun en iyi arkadaşı: Kuzeni Tuğba ve okuldan Sinem.
-Burcu'nun en büyük hobisi: Moda bloguna fotoğraflar koymak.

Yukarıda: Burcu'nun en sevdiği köşe yazarı
Yılmaz Özdil

19 Kasım 2010 Cuma

İsimden Karakter Tahlili: Orta Sınıf Çocuğu Çağdaş


Küçük Hesapların İnsanı Çağdaş

Ne Giyerler?
Çağdaşların dolabında modern görünümlü ama iddiasız kıyafetler bulunur. Kısa kollu gömlek çeşitleri(kareli-hawai) ve kargo pantolon/cepli şort kendine en çok yakıştırdığı kıyafetlerdir. Ayakkabıda ünlü spor markanın en ucuz ve en iddiasız modelini tercih eder. Fosforlu taşıyamayacağından Vence'in düz siyah modelini alır. Aksesuar kullanımı mininum düzeydedir. Çanta, saat, yüzük kullanmaz ama bir fötr şapkası muhakkak bulunur. OneLove festivalinde takılan bilekliği kopana kadar çıkarmaz, sorana rengi hoşuma gitti der. Gerekli olan herşeyi sayısı belli olmayan ceplerine sığdırır.

Yanında taşıdıkları: Anahtar, akbil, telefon, ipod, 15ytl, annesinin ek kartı.




Bir Çağdaş'ı Nasıl Tanırsınız?
Boyu 1.70'i geçmeyen minyon bir erkek profili ile karşı karşıyayız. O kadar özelliksizdir ki göze batmaz. Ne kaslı ne yağlı ortalama bir fiziğe sahiptir. Beyaz tenli, siyah saçlıdır (sakal-bıyıkta sarı kıllar görülebilir). Vücuttaki kıl dağılımı: Kıllar uzun ve seyrek. İstanbul'da kız peşinde, ortam peşinde koşmaktan, her sene yaz okuluna kalmaktan tatile gidip güneşlenmeye fırsat bulamamış bu yüzden bacakları bedeninin geri kalan kısmına göre bembeyaz kalmış Çağdaş'ı bacağındaki tribal dövmesinden de tanıyabilirsiniz. Efendi görünümlü, aydınlık düşünceli, 7 kuşak Chp'ye oy vermiş suretteki Çağdaş daha ilk bakışta kendini belli edecektir.

Çağdaş'ın Siyasetle Alakası
Türbana karşıdır, niye takıyorlardır ki öyle daha çok dikkat çekiyorlardır. Her Türk feminist erkeği gibi bekaretin beyinde bittiğini vurgular. Facebook'ta Atatürk'ün hayranıdır, "İddia ediyorum Akp'ye karşı olan 1.000.000 kişi bulabilirim" grubuna üyedir. Militarizmi savunur, Çağdaş'a göre Türkiye'nin geri kalmasının sebebi dindir.

Eğitim Hayatı
Muhtemelen anadolu lisesi mezunu. Üniversitede iyi bir bölüm kazanmış ama orta sınıf baskısından kurtulunca kendini kızlı ve sanatlı ortamlara vermiş, okulu uzadıkça uzamış. Asistanlarlarla, hocalarla arasının iyi olduğunu iddia eder. 7 senedir okula gelir ama kantincilerle kanka olamamıştır. Kampüste çimlere yayılmayı sever, yanında muhakkak kız vardır. Eğer bölümde yamanacak kimseyi bulamayıp yalnız kaldıysa elini ayağını nereye koyacağını bilemez. Kah cep telefonunun rehberini karıştırır kah ipod dinler. Etüt odalarından çok kısa film festivali açılışlarında görülürler. Boynunda kamerayla dolaşan Çağdaş'ı grafik bölümünde zannetmeyin, o ya kimya ya da maden mühendisliği okuyordur.

Ailesine Göre Çağdaş
Anne babası memur emeklisidir. Dershanecilikten bir dönem ek gelirleri olmuştur. Evli, çocuklu, annesigile yakın oturan bir ablası vardır. Ailesinden biriyle telefonda konuştuğunu 7 yıllık okul hayatında kimse duymamıştır. Bir yetersizliğini örteceği zaman annesine "valide", babasına "peder" der. Örnek: -Abi ne kadar kira veriyorsun sen o eve? -Ev validenin ya.

Çağdaş bayram seyran bilmez. Annesi her bayram çağırır. Üç gün olsun ortamlardan ayrı durmak istemeyen Çağdaş "sunum yetiştirmem lazım" diyerek gitmez ama kimse bu yalanı yemez. Bayram günü Tolga'yı arar Merve'yi arar hepsi memlekettedir.

Çağdaş 30'una kadar ailesine tabidir. Bundan önce para kazandıysa muhakkak bienalciliktendir. Bienal organizasyonunda boynunda id kartıyla bilet kesen Çağdaş'ı hatırladınız mı?
Çağdaş sanatla ilgili bir alanda ün yapıp çok zengin olacağı hayaliyle yaşar. Anası babası oğlumuz kimya öğretmeni olsa da devlete sırtını dayasa diye bekler. Çağdaş'ın yeşil pasaportu 18 yaşını geçince elinden alınmıştır hep bunun haksızlık olduğunu iddia eder.


Yar saçların lüle lüle,
Çağdaş sana güle güle.


Sosyal Ortamda Çağdaş

Bir grubun bateristi olabilecekken harcandığına inanır. Uyuşturuculu ortamlarda bulunur. Ama para vermez. Kızsız ortamlarda çok sıkılır. Yanındakileri "Esin gelmiyor mu?" diye darlar. Kızların ilgilenmediği hiçbirşey ilgi alanı içine girmez. Kalabalık gruplarla görülür ama gruptan kimse Çağdaş'ı kimin çağırdığını bilmez merak da etmez.


Çağdaş'ın Aşk Hayatı

Çağdaş'ın yaptığı her eylem kız merkezlidir.Her gittiği yerde, girdiği ortamda, sanal alemlerde sürekli bir kızla tanışma arzusu vardır. Çağdaş'ın minyon bir kızla uzun süreli bir ilişkisi olmuştur. Zaten Çağdaş'ı bir tek o kız sevmiştir. Ama biraz daha güzelini bulunca "sorun sende değil bende" diyerek hemen şutlamıştır. Her kızın yanında farklı karaktere bürünür. Kah Fatih Akın hayranıdır, kah Orhan Pamuk düşmanı. Yaralı kızlar ilk hedefidir. Kızlarla tanışma yöntemleri: Okuldaysa ders notu, bardaysa birayla tek başına kızın yanında durup bir konu açılmasını bekleyerek, arkadaş evinde bir ortamdaysa sanat sohbeti açıp binealdeki işlerinden ünlü abilerinden bahsederek.

-Parasızlıktan Yapamadıkları: Kısa film çekmek, interrail, erasmusa gitmek, profesyonel fotoğraf makinası almak.
-Çağdaş'ın İlgilenmediği Alanlar: Futbol, elektronik, akrabalık terimleri (kuzen, elti, dünür vb.), halk müziği, Türk edebiyatı.
-Ne Yer Ne İçer: Herşeyli tost herşeyli döner, ketçaplı mayonezli pizza, kızılkayalar hamburger, sade makarna. Evinde kola , dışarda bira.
-En Sevdiği Özelliği: Dürüst olması.
-En Sevmediği Özelliği: Dürüst olması.
-Kız Arkadaşına Ne Hediye Eder: Ucuzluğunu nadirliğiyle gizleyebileceğini düşündüğü şeyler. Örnek: Hacı Abdullah Bey'in kişnişli şekeri.

Yukarıda: Çağdaş'ın kız arkadaşına yaptığı yemek.

13 Haziran 2010 Pazar

Bana Tatil Yerini Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim No:2

Sosyal İncelemeler Merkezi olarak yoğun çaba ve uğraşlarla hazırladığımız "Bana tatil yerini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim" adlı araştırmamızın ikinci bölümüyle sizleri başbaşa bırakıyoruz.

Kaz Dağları-Sapanca: İstanbul’da yaşayan, orta yaş üstü, özel okul-kolej kültürlü, Bodrum’dan elini eteğini çekmiş, beyaz yakalı üst düzey yönetici kesimin favori mekanıdır. Haftasonları her yaştan çocuklar ve aile büyükleri umarsızca arkada bırakılarak karı koca gidilir. Eş-dost davet edilmez, orada ne yaptıkları bilinmez. Çocuklarını dünyanın herhangi bir yerine hiç düşünmeden tatile yollayabilecek kadar modern olmalarına rağmen yazlıkta parti verip itibarını sarsacakları korkusuyla aynı çocuklarına asla anahtar vermezler. Evler çiftlik evi, göl evi, en kötü iki katlı evlerin olduğu havuzlu sitedir. Yazlık değil mevsimliktir. Sapanca gölünde pirena olduğu rivayet edilir. Zenginlerin Kaz dağlarını işgali Kaz Dağları’nda altın olduğu söylentisinin yayılmasıyla başlar. Burada yaşayan yerel halka “Dünyanın en kaliteli böğürtleni burada yetişiyor, böğürtlenli kek yapmayı bilmiyorsunuz, katır kutur hamur yiyiyorsunuz” deyip medeniyet dersi verdiklerini zannederler. Ama doğadan aldıkları keyif gösterileri (kapının önündeki çiçeğin dibini eşelemek, kuru yapraklarını temizlemek), doğal hayattan tat alma ritüelleri (sabah kollarını açıp derin derin nefes almak) ve doğal yaşamı koruma üstüne muhteşem fikirleriyle (“hasan dayı organik tarımın ne demek olduğunu öğrenmeniz lazım artık, sana ziraat mühendisi arkadaşımın telefonunu veriyorum mutlaka ara”) köylülerin maskarası olurlar. Sapanca’da köylüler arsa satmaktan zenginleşmiştir, bütün köylüler emlakçılık yapar. Eğlence anlayışı: Her ailenin kendi kalitesinde bir aile dostu vardır. Gündüz birinin evinde gurme brunch yapıldıysa akşam öbüründe ızgara balıklı-kaliteli müzikli-şaraplı yemek yenir, hayat kalitesi yarıştırılır. Favori sohbetler: Wall Street ekonomisi, özel okullar(çocukların eğitimi), gurmelik, 80’li yıllar siyasi-sosyal hayatı ve mecmuaları.

Çeşme-Foça-Alaçatı: Ege ve çevresi insanının görüldüğü, Antalya ve çevresi insanının uyum sağlayamadığı yerlerdir. İzmirliler Foça’ya, İstanbul’da yaşayan İzmirliler Çeşme’ye gider. İzmirliler quicksilver&roxy şortlarıyla sörf yapar, İzmirli abisinden ricayla borç yazdırıp bir redbulla öğle sıcağını geçirir. İstanbul’dan gelenler Çeşme’de Alaçatı’da paraları döker, mayokiniyle gezer. Kimse yüzmez, yüzme kabiliyeti olan görülmez. Bu bölgelerde fahiş fiyat uygulaması vardır. Güneş batınca gece klüplerine gidilir. Bronz teni ortaya çıkarmak için muhakkak beyaz giyilmelidir. Özel üniversitelerin işletme-iktisat bölümlerinin özelliksiz öğrenci kitlesi bu bölgeleri adeta pilav gününe çevirmiştir. İzmirlilerin İstanbullular karşısında üstünlük hissetikleri nadir anlar buralarda yaşanır (İstanbullunun indirim için yalakalık yapması). Elektronik, caz, pop her çeşit eğlence bulunur. Arabasız bir yere ulaşmak mümkün değildir.

Didim: Ankara’lı memur ailelerinin yazlıkçılık mekanıdır. Tipik özelliksiz lojman görünümlü, kamelyalı memur sitelerinden oluşur. Emeklilerin en büyük eğlencesi kamelyada site toplantısıdır. Denize, yakıt parasından kar etmek için topluca arabayla gidilecek kadar uzak olan pek çok site vardır. Ankara’lı gençlerin yaz aşkları hep buradandır. Buraların lokal tarzı mekanlarına gündüzleri Teyzeler yeğenlerini götürüp ucuza dondurma yedirir. Aile içinde Magnum parası 4’e bölünür herkes Max yer. Denizden çıkan ergenler kızlı-erkekli masalarda oturup pipetle şişe meşrubat içer, ergen kızlar havluları peştamal gibi sarınır-ıslak saçlarını yandan ayırarak hava katar, ergen oğlanlar pis 7’li oynar-gizli köşelerde sigara içer. Gündüz çay bahçesi görünümlü bu yerler geceleri açık hava gazinosu olur. Gençler saygılarıyla bira içer, orta yaşlılar bira içer kağıt oynar, emekliler çay içer okey oynar. Hoparlör yoktur ama çay ocağının ordaki radyodan gençlerin sevdiği şarkılar çalınır. İlerleyen saatlerde gençler kumsala gider. Sahilde gitar çalınır, çekirdek çitlenir, algida yenir. Son zamanlarda uyanık memurların yazlıkları satmasıyla en leş İngiliz’lerin boy gösterdiği yerler olmuştur.

Bodrum-Gümüşlük: Türkiye'deki 62 azınlığı temsilen her çeşitten insanın olduğu bir et pazarıdır adeta. Saint-Tropez’de giyim kuşamlarıyla, güneşlenme ritüelleriyle, gurmelikleriyle prim yapamayan istanbul burjuvasinin ‘b planı’dır. İstanbullu Anadolu tüccarı beyaz yatıyla plaja izin verilen en yakın noktada demirler. 1 milim bile geride kalmamak hayati önem taşır. Yatların içinden Acun Ilıcalı kılıklı Hawai gömlekli (genç olmaya çalışmış), boynunda Gucci kolye, ortayaş üstü, çok çapkın olduğunu iddia eden, yanmaktan pörsümüş adamlar ile ölümüne bronzlaşan balık kurusu kadınlar çıkar. Öğle sıcağında yatın önünde bangır bangır müzikte vıcık vıcık yağlanıp viski içerler. Plaj ahalisine gelince, bunlar bir tek şezlonga yatar, kuma taşa değmez. Şezlonglar yüzüstü uzanmış, bikinisinin ardını çözüp uyuyakalmış karafatilerle doludur. Plajlarda kimin burjuva olduğu kimin olmadığı anlaşılmaz. Etraf burjuvalar ve burjuvaları aslı gibi taklit etmiş fakir zayıfı, manikürcü, İstanbul varoş kızları kaynar. Ne plaj sakinleri ne de yat sahipleri denize girmez, deniz her daim bomboştur. Eğer denizde biri varsa daha iyi yanmak amacıyla girmiştir. Bodruma giden normal gençlik denize en ulaşamayan, vücutlarını göstermek için yazı bekleyen kesimdir. Gece hayatı İstanbul Etiler’in devamıdır. Halikarnas’ta İngilizlerle köpük partisi vazgeçilmezlerindendir. Bodrum görmüş İstanbul alter gençliğine bunları anlatsan “Bodrum var Bodrum var, siz Gümüşlüğü falan bilmiyorsunuz tabi” derler. Gümüşlük İstanbul’dan kaçan ortayaş altı ve sınırı, hayatın balını erken tatmış, İstanbul’dan buralara göçen yazar-şair-sanatçı akımını örnek almış halkçı olduğunu iddia eden elitlerin mekanıdır. Şehir hayatını lanetlerler. Şehirden gelen arkadaşlarının, betonlar içinde hayatlarını boşa harcadıklarını düşünmelerini sağlamak için adeta birlik olup piyes oynarlar. Bahçelerinden masal gibi bahsederler. 1m2’de yetiştirdikleri domatese, biberiyeye çocukları gibi bakarlar. Ege’nin otlarının-bitkilerinin (kuşkonmaz, tilkişen, radika, kumkuat vb.) lezizliğini, faydalarını Tevrat’ın şifresini çözmüş gibi anlatırlar. Özel ev limonatalarını, dalından koparılmış portakalın suyunu şekil-şemalli asimetrik sürahilerde hayat iksiriymiş gibi sunarlar.

Karadeniz: Motorcuların favori coğrafi bölgesidir. Motorsikletle Karadeniz turu yapmayı sınırları aşmak zannederler, kilometre hesabı yarıştırırlar. Kaslı kaslı adamlar motorcu kıyafetleriyle gözleme yerken görülür. Döndüklerinde çok ilginçmiş gibi, sanki Irak’a gitmiş gibi anlattıkları şeyler kimsenin ilgisini çekmez. Bir köylü evinde ağırlasa 10 sene anlatacak hikaye çıktı diye sevinirler. Köylünün birisi aralarından birine laf soksa “ama en komiği, 90’lık nine Oğuz’a ‘sen bu kiloyla nası duruyon oğlum bu motorlu eşeğin üstünde’ dedi” diye anlatırlar. Karadeniz efsaneleri yaratırlar. “O dağın başında bir kadın yaşıyor, 25 yıldır tek başına. Her sabah 5’te kalkıyor, koca tarlasını kendi biçiyor. Ama helal olsun yanına kimse yaklaşamaz, biz bişey soracak olduk tüfeğiyle çıktı evden”. Karadeniz aynı zamanda emekli anneler ve onların gün arkadaşlarının aşkıdır. Zamanında Çanakkale Şehitliklerini de mutlaka gezip gözleri dolu dolu olmuş bu vatansever ekip, kocalarına karşı özgür ve sosyal olduklarını ispatlama çabasıyla yine tur otobüslerine doluşup Karadeniz’e giderler. Ailelerinden yalnız evde kalmış kızları tura katılır. Ormanlarından yamaçlarından adeta büyülenirler. Ander yaylasını, yemeklerini, kara lahanasını, yeşilliğini, serinliğini, mis oksijenini anlata anlata bitiremezler. Dönünce konu komşuya “Karadeniz’i görmeden ölme” diye vasiyet ederler. Her iki yılda bir turdan bir kişiyi dalgalar alıp götürür.

Araştırmamızın ilk bölümü için: Bana Tatil Yerini Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim No:1