28 Şubat 2008 Perşembe

Rektorümüz diyor ki;

"Hiç şüphesiz ki bankacılar dünyanın en sıradan insanlarıdır"


18 Şubat 2008 Pazartesi

Aysel GÜREL




Aysel Gürel'i sevgi ve rahmetle anıyoruz.

14 Şubat 2008 Perşembe

BADAMLI ÜNİVERSİTESİ RESMİ GAZETESİ

DUYURU

Badamlı Üniversitesi Yüksek Öğretim Kurulunun 14.02.2008 Perşembe günü saat 22.54'te yapılan toplantısına ait karar özetleri aşağıdaki gibidir.
  • 1 Sayılı Karar: 5041 Sayılı Badamlı Yüksek Öğretim Kurulu Kanununun 19. maddesi uyarınca üniversitemizin öngördüğü özelliklere sahip olmayıp, hak etmediği halde kadro isteminde bulunan kişi veya kişilerin madden ve manen önerilerine ya da tehditlerine kulak asılmaksızın kadroya alınmamalarına oy birliği ile karar verildi.
  • 2 Sayılı Karar: Aynı kanunun 22. maddesi uyarınca, tehdit, duygu sömürüsü, can sıkıcı ısrarlar ve illegal yollarla kadro istemine devam eden kişi veya kişilerin değil orkestra kadrosu, hizmet kadrosunda bile yer alamayacağına oy birliği ile karar verildi.
  • 3 Sayılı Karar: 2917 Sayılı Badamlı Yüksek Öğretim Kurulu Kanununun 26. maddesi uyarınca akademi yuvamızdaki bilgileri dışarıya sızdırdığı ve bulunduğu makam ile ilgili sağda solda böbürlendiği için 2 öğretim görevlimiz hakkında yasal takip süreci başlatılmasına, takip sürecinin sonuna kadar mesleki hak ve hürriyetlerinin askıya alınmasına oy birliği ile karar verildi.

10 Şubat 2008 Pazar

'Yöreme Özlem' Türkü Bar

Ey araştırmacı, ey türkü dostu canlar, selam olsun size! Bu hafta, türkü bar fenomenini inceleyeceğiz. Soruyoruz sizlere, aranızda hiç türkü bara gitmemiş hümancan var mıdır? Yanık gönüllü Anadolu insanının sıla hasretine merhem olmuş bu türkü barlar. Sevip de kavuşamayanın derdine ortak olmuş bu duvarlar. Bir kez o ortamın havasını solumamış, türkü bar garsonu ile yüzgöz olmamış insan, öz kültürümüzü bilememiş, tanımamıştır. Peki nedir bu yerlerin özelliği, kimdir bu türkü dostları? Sizler için gittik, gördük ve yazdık.

1. Ortam ve Çevre
Genel: Nereli olduğunuz önemlidir. Her türkü bar sahibi hemşerilik kavramına önem verir. Konser günü en arka masaya düşmüşseniz üzülmeyin. Baş garsonu hemşeri olduğunuza inandırırsanız en öne geçebilirsiniz. Hemşeri çıkmak için kilit mevziler: Tunceli'den Ovacık, Munzur; Sivas'tan Zara, Şarkışla; Muş-Varto, Bingöl-Kiğılı, Van-Erciş, Erzurum-Pasinler, Tokat ve Yozgat.


Mönü&Fiyat: Ortamdaki favori içkiler rakı ve biradır. Ara sıra şarap içen geçkin kadınlar da görülmektedir. Eğer yemek söylemezseniz hayatta sıcak ya da sulu meze gelmez. Gelse gelse tuzlu fıstık ya da tuzsuz mısır gelir. Onu da zaten bitti mi yenilemezler. Yok ben yemek de yerim diyorsanız tatsız mezeler, salata, çoban kavurmadan başka şey beklemeyin. Fiyatları diğer barlara göre daha düşüktür. Türkü barların kemikleşmiş müşterileri olur ve sürümden kazanırlar. Yalnız yediğiniz içtiğiniz herhangi birşeyden lezzet ummayın. Her türlü gıda maddesi sanki aynı elden çıkmıştır, lezzette ve porsiyonda vasatı aşamaz.

Dekorasyon: Türkü bar=salaşlıktır.
Ortam duman altı ve loştur. Kilim deseni mekana hakimdir. Duvarlarda kilim, yerlerde kilim, masa örtüleri kilim, bol bol kilim. Kilim türkü barın can damarıdır. Kırmızı da kilimde en sevilen renktir. Bir vazgeçilmezleri de tahtadır. Tahta masa, sandalyeler(ya da kısa tabureler) olmadan türkü bar olmaz. Duvarlara, tavanlara tahta çakılıdır. Koca taşlarla da kapı ve pencere etrafları süslenir. Her yere kilim ve poster asılır. Dekorasyonun vazgeçilmez diğer öğeleri ise ekose masa örtüsü, gaz lambası, iğne oyası yazma, plastik gül, mekana gelen ünlülerle çektirilmiş fotoğraflar köşesi, su içen ceylan desenli duvar halısı ve şark köşesidir.

Ses ve Müzik: Canlı müzik bu mekanların olmazsa olmazıdır. Çok seslilik anlayışı 3'lüden ibaret olsa da arada yanlışlıkla 4'lü duyulabilir. Türkü bar derler, bağlama derler, davul derler, zurna derler, solcu sesli derler, eskidenmiş o... Artık türküler gitarlı, tumbalı, çok sesli, opera teknikli. Orada bulunan bağlamacı sadece bir semboldür artık.
Ses sistemi kötüdür. Ortamda uğultu hakimdir. Bu nedenle yaklaşık 1 saat içinde başınız ağrımaya başlar.

Türkü bar gruplarının repertuarlarının değişmezleri vardır. Bunlara türkücülerin milli marşları da denilebilir. Neler mi:
-Sarı Gelin
-Zülüf Dökülmüş Yüze
-Karlı Kayın Ormanı
-Etek Sarı
-Mihriban
-Saçlarına Yıldız Düşmüş Koparma Anne
-Ben Seni Sevduğumi de Dünyalara Bildurdum
-Çarşambayı Sel Aldı
-Kırmızı Gül Demet Demet
-Dersim Dört Dağ İçinde
-Uy Asiye Asiye
-Al Fadimem, Bal Fadimem, Yanakları Gül Fadimem
Eğer daha önce türkü bara gitmediyseniz, bu türkülerden en az 5'ini ezberlemeniz tavsiye edilir. Yabancılık çekmediğinizi göreceksiniz.

2. Türkü Bar Kitlesi
Genel: Birkaç sahte sarışın birkaç da beyaz tenli dışında genel kitle esmerdir. Gelin bu kitleyi birkaç alt başlıkta mercek altına alalım.

-Yalnız kızlar grubu: Bu kızlar birbirlerine ve çevrelerine 'Delikanlı Kız' olduklarını göstermek için rakı içerler ve masayı da donatırlar. Yakından bakıldığındaysa bardaklarındaki rakı miktarının ancak damlayla ölçülebilecek kadar olduğu görülür. Sarhoş olmazlar. Kimse ümitlenmesin.

-Yalnız erkekler grubu: Bir grup yarmayı görüp de korkmayın. Pasiftirler. Kızların olduğu tarafa ara sıra bakış atmak dışında bir zararları görülmemiştir. Zaten masada hakim muhabbet, "karı milleti değil mi, hepsi aynı" türevi olduğu için, hiçbiri diğerinden yüz bulup kızlara sarkamaz.

-Çiftler masası: Bu masada bolca göbek atıldığı gözlenir. Kızlar, yanlarında getirdikleri erkeklere güvenerek, hareketli türkülerde yerlerinde oynama ya da halaya girme, hüzünlü türkülerde bir el havada, gözlerini yanında oturanın gözünün içine dikip bağıra çağıra eşlik etme gibi etkinliklerde bulunurlar. Masadaki erkeklerin göze batan davranışı olmamıştır.
Çiftler masasında sap olmak ise ayrı bir yazının konusudur. Yine de olmayın.

-Çok erkek az kız masası: Bu masadaki genel görünüm durgundur. Çünkü birbirlerini çok fazla tanımıyorlardır. Erkek kısmı, içeriye alınmama korkusu ile mahalledeki Songül'ü davet etmiştir. Songül, Cevdet'ten hoşlandığı için gitmek istiyordur ama tek başına da gitmeye cesareti yoktur. Bu yüzden Zuhal adlı arkadışını da işin içine katar. Zuhal evde tek başına kaldığı için sorun yoktur. Songül de zaten evden "bu gece Zuhal'lerde kalacağım" diyerek ayrılmıştır. Ama Zuhal gruptaki kimseyi tanımıyordur. Masada maksimum 2 kız, minumum 4 erkek bulunur. Erkeklerden en az biri Zuhal'e yazar, Songül'e kimse yazmaz. Hesabı erkekler öder. Kızlar arasında "tuvalete gidiyorum sen de gel" şifreleşmesi yaşanır.

Giyim: Genç erkeklerin kareli ya da çizgili sweat veya gömlek giydikleri gözlenmiştir. Orta yaş ve üzeri amcalarsa takım elbise ya da kot+gömlek giyer. Kızların giydiği kıyafetlerin çok genel bir tanımlaması olmasa da otantik ya da dar giyindikleri söylenebilir. Bahar-yaz aylarında yer yer şalvarlı bayanlar da görülebilir.

Davranış: Masasında bayan olan erkekler daha kibar ve modern konuşmalar yapmaya çalışır. Ellerini birleştirip kaşlarını kaldırarak konuşurlar. Olmayanların oturuşu bile daha rahattır, bacakları ayırıp otururlar, 3 kişi bir masaya zor sığarlar.

Eşlik: Türküler hepbir ağızdan söylenir. Seyirciler önce mırıltılar halinde söylemeye başlar. Ağızlar fazla kıpırdamadığından bilenle bilmeyen pek ayırt edilemez. Alkol miktarı arttıkça seyircilerin sesi daha çok çıkar. Seyirciler detone değildir ama güvensizlikten kaynaklanan billur ve kristal sese sahiptir.
Gevezelik yapan insanlar olduğu gibi, müziğe kendini kaptıran insanlar da vardır. Zaman ilerledikçe kimi insanın içine kapandığı, kiminin ise rakı içmeyi kendi kendiyle yarış haline getirdiği gözlemlenebilir. Bir süre sonra ne kadar içtiğiniz önemli değildir. Ortalamanın üzerinde içenler takdir kazanır.
Tabii halayı unutmamak lazım, serçe parmaktan omuza, üç ayaktan çepkiye her türlüsünü bilmek gerekir.

Gelir düzeyi: Gizli. Şişe yalnızca kalabalık masalarda açtırılır. Rakı dubleyle gelir. Sigara çok içilir, adeta sömürülür. 1 gecede kişi başı 1 paket bitirildiği sanılmaktadır. Sigaraların markaları 'Birinci'den 'Marlboro Light'a değişkenlik gösterir. Kılık kıyafetten de sağlıklı bir çıkarım yapılamadığından, gelir düzeyini belirlemek imkansız gibidir.

Genel muhabbetler: Kötü espriler havada uçuşur. Arada sırada solcularla dalga geçilir. Alkolün dozu attıkça insanların gerçek kişilikleri meydana çıkar. Orta yaş masaları ilerleyen saatlerde aşka gelir, gözleri kimseyi görmez olur. 3-5 görüş ezberleyip etrafa satılır. İçinde emek, hasret, umut, Amerika, memleket geçen cümleleri kullanan insanlar artık türkü barlardan elini eteğini çekse de en az bir masa temsili şekilde bulunur. Dostlar-canlar kelimeleri joker.
(Sağda: "Bu adam çok kral adamdır, MHPli ama Ahmet Kaya dinler" kesitli müteahhit masası)

Çakma Entel Hobisi: Fotoğrafçılık

Bu yazımızda, yeni bir prim kapısı olan fotoğrafçılığı inceleyeceğiz. Eğer sizin de iyi kötü bir makineniz varsa mutlaka okuyun. Fotoğrafçılık sitelerinde bir numara olacak ve sayısız olumlu yorum kazanacak fotoğraf türleri ile ilgili muhteşem tavsiyeler bulacaksınız.

1. ÇOCUK
Sanatın herhangi bir dalı ile uğraşıyor ama ne yapsanız başarılı olamıyor musunuz? Öyleyse size bir tavsiye verelim. Çocukları kullanın! Müzisyen misiniz? Çocuklar için bir şarkı besteleyin. Ressam mısınız? Geliri kimsesiz çocuklara bağışlanacak ayağına bir sergi açın. Yok ben daha kolay, emeksiz bir ürün istiyorum mu diyorsunuz? Çocuk fotoğrafları çekin. Burada da süper duyarlı kişiliğinizi ön plana çıkarmak için size bazı tüyolar verelim.
  • Portre: Kullandığınız çocuğun kafası önde netlenmiş, arka plan flu olmalı. Çocuğun üzerindeki kıyafetlerin mümkünse eski, yırtık, sünük olması, duyarlılığınızı göstermek açısından oldukça etkili olacaktır. Bakışlardan merak ve ürkeklik okunmalı. Bu tarz kıyafet ve bakışları, yaşadığınız şehrin varoşlarında kolaylıkla bulabilirsiniz. Ayrıca, burnun etrafında kurumuş sümük kalıntıları, gözlerdeki çapak, ağız kenarındaki yaralar ya da surattaki toz-pislik gibi ayrıntılar duygu yoğunluğunu pekiştirecektir. Burada önemli olan izleyiciye "ayy kıyamaaam" hissini geçirmektir.
  • Toplu Fotoğraf: Birden fazla çocuğu bir karede kullanarak çok iyi prim yaparsınız. Çocukların yine fakir semtlerden seçilmesi dışında yapacağınız tek şey, bir arada duran birkaç çocuk bulup, onların güvenini kazanmaktır (çikolata falan dağıtın). Size ısınan çocuklar kameranın karşısında gerekli şaklabanlığı yapacaktır. Çektiğiniz fotoğrafları ara sıra da kendilerine göstermeniz ise onları istediğiniz şekle sokmak için çocuklara gaz verecektir. Püf noktası: Grup halindeki çocukların sabrı fazla dayanmaz, her an herşeyden sıkılabilirler, işinizi çabuk halletmeye bakın. (Sağda: 'Işıldayan Gözlerle Umuda' isimli kare)

2. YAŞLI
Yaşlı fotoğrafları da yine çocuklarda olduğu gibi her daim insanların içinde "ayy yazııık" hissi uyandıracağından, muhakkak ki geniş bir kitleye hitap edeceksiniz. Üstelik objektife yılgınlıkla bakan yaşlı başları bulmak için kalkıp gecekondulara gitmenize gerek de yok. Elbet bir komşunuzun evinde yaşlı annesi ya da babası vardır. Bi 5-10 dakkalığına rica edip, işinizi halledebilirsiniz. Yaşlılarla çalışmak oldukça kolaydır. Objektife bakıp bakmamaları ya da o an bir dünya meselesini düşünüyor veya sadece dizi izliyor olmaları gözlerindeki bakışı değiştirmez. "Yaşlı bakışı" adını verdiğimiz bu durgun, düşünceli bakış bir fotoğrafçının en iyi dostudur. Ayrıntıları sakın unutmayın. Ellerinin yüzlerinin çatlamışlıklarını gözlere sokmalısınız. Sıradan bir karenin içine bir yaşlı koyarak, fotoğrafçılık sitelerindeki puan sıralamalarında üst mertebelere erişebilirsiniz. Siyah-beyaz fotoğraflar daha etkili olmaktadır. (Yanda: 'Anlatır Herşeyi' isimli kare)


3. MAKRO
"Ooo makine mi aldın, kaç mega piksel?"den hemen sonra gelen sorudur "makro'su var mı?". Bu tip insanların en sevdikleri hobilerden biri, kendi makineleri yetmezmiş gibi, yanında yöresinde yeni fotoğraf makinesi almış kim varsa, daha o kişi hevesini alamadan makinayı elinden kapıp makro çekim yapmaktır. Önce oturduğu yerden plastik çay bardağı köşesi, sigara ateşi, gazete yazısı gibi birkaç çalışma yaptıktan sonra kendini en yakın çimenlik alanın içine atan bu insanların sayısı bir hayli fazladır. Envai çeşit çiçek, börtü-böcek bu dalın vazgeçilmezleridir. Eğer siz de bu dalda uzman olmak istiyorsanız yapacağınız şey çok kolay. En yakın çimenliğe gidin, bulduğunuz çiçeğin, böceğin dibine girip 'auto focus'layın, basın deklanşöre gitsin. Türün sevilen diğer örnekleri ise 'siyah fonda çiğ damlalı çiçek' ve 'salyangoz'dur. Popüler olmak istiyorsanız bunlarla da mutlaka ilgilenin. (Üstte: 'Günaydın' isimli kare)


4.KEDİ
Etrafımızda gördüğümüz her 10 kişiden 4'ünün kedisi olması, geri kalan 6'sından 3'ünün de kedisever olmasından ötürü, kedi fotoğrafları, fotoğrafçılık sitelerindeki popüleritenize büyük katkıda bulunacaktır. İster yağmurda kuytu köşe bulup yavrularını emziren anaç sokak kedisi, ister evin reisinin koltuğuna kurulmuş İran kedisi, ister güzel vucüdu ve ince ayaklarıyla cambazlık yapan bir siyam ya da kırmızı yumağı kendine av edinmiş bir tekir, hatta "o uğursuz değil, o yalnız" dercesine camdan dışarı bakan bir kara kedi.. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Kısacası kedi çekecekseniz içiniz rahat olsun. Unutmayın, 'her kedi fotojeniktir'.

(Devam edecek...)

6 Şubat 2008 Çarşamba

Badamlı Üniversitesi Açılıyor!

Merhaba Değerli Bilimseverler,
Artık sadece araştırma yapmakla kalmıyoruz, bir arzumuz da bizler gibi, Galileo gibi, Einstein gibi bilim insanları yetiştirmek, bilim aşkı ile yanıp tutuşanları diploma sahibi yapmak. Böyle bir projeye hayat vererek topluma karşı hissettiğimiz borcu ve sosyal ödevlerimizi tamamlamış olduğumuzu düşünüyoruz. Üstelik ÖSS, ÖYS, ALES, TOEFL, IELTS, ÜDS, KPDS yok!

Evet, nihayet 2008-2009 yılında eğitim-öğretime merhaba diyecek olan Badamlı Üniversitesinin başvurularını başladı. Siz de aradığımız araştırmacı olabilirsiniz.. Nasıl mı? Aşağıda üniversitemizle ve giriş sınavımızla ilgili bilgiler bulunmaktadır. Sorularınızı yine bu siteden cevaplandıracağız.

şA.1-Badamlı Üniversitesi kampüsünden bir görünüm


BADAMLI ÜNİVERSİTESİ MÜZİK SOSYOLOJİSİ BÖLÜMÜ

Badamlı Üniversitesi, özü itibariyle çok eskilerden beri, bulunduğu bölgenin hayat damarı denilebilecek olan Badamlı şehrinde faaliyet göstermektedir. Bölgenin en ünlü doğal kaynağı olan "Badamlı Kaynak Suyu" gibi, ününü dünyaya ve dünya dışına yaymayı amaçlamıştır. Üniversitemiz, mevcut maddi olanakların yeterli olmaması sebebiyle değil, yeterli donanımı olmayan akademik personelin kesinlikle kadrolarına alınmaması prensibi nedeniyle 2008-2009 eğitim-öğretim yılına yalnızca Müzik Sosyolojisi Bölümü ile katılacaktır.

Badamlı Üniversitesi, "rafta duran bilgi bilgi değildir" düşüncesinden hareketle, bilgiye işlevsellik kazandırmayı kendine temel ilke edinmiştir.

Badamlı Üniversitesi, emeği bilgiye, bilgiyi kıvılcıma dönüştürür.


AKADEMİK KADROMUZ
Bölüm Başkanı:

Prof. Gülden Gürsoy

Bölüm Başkan Yardımcısı:
Yard. Doç. Ulaş TAN

Öğretim Görevlileri:
Prof. Dr. Yılmaz Can ÖZMEN
Doç. Dr. Donatella IACHELLI
Doç. Dr. Alessa ICI
Yard. Doç. Nihat GENÇ

Araştırma Görevlileri:
M. Can ÇİFTÇİBAŞI
Özben ODABAŞI
Zeynep GENÇAĞA

Yarı Zamanlı:
Burak ALEVCAN
Aziz AGOPYAN

HİZMET KADROMUZ
Bölüm Sekreteri:

Ayla ÇAKAR

Mediko:
Hayat hemşire

Yemekhane:
Resul usta

Ulaşım:
Aslan KOÇ


BÖLÜM DERSLERİMİZ
  • Siyaset Bilimi
  • Müzik Tarihi
  • Sanat Tarihi
  • Teori
  • Sanat Felsefesi
  • Gündelik Hayat Sosyolojisi
  • Adab-ı Muaşeret
  • Basın Tarama
  • Çeviri
  • 5. Yabancı Dil
  • Kültürel İncelemeler
  • Sound and Image
  • Güzel Konuşma ve Yazma (zorunlu seçmeli)

ş.A. 2-Badamlı Üniversitesi ana binadan bir görünüm

SINAV SİSTEMİ

Üniversitemizin giriş sınavları, bu yıl ve bundan sonraki yıllarda Mayıs ayının 2. Pazar günü başlayacaktır. Sınava girmek için T.C. vatandaşı olmak şartı aranmamaktadır. Sınava girmek için gereken şartlar aşağıda belirtildiği gibidir.

A.Sınava Giriş Şartları:
  • 4 yabancı dil
-İngilizce (Mecburi)
-1 tane daha Avrupa dili
-1 tane Latin alfabesi kullanılmayan dil
-İşaret dili
  • Tübitak'ta yapılmış olması gereken IQ testinden 120 ve üzeri puan almış olmak,
  • Badamlı Mediko'sundan alınması gereken "akli dengesi yerinde" raporu,
  • Soy ağacı (ayrıntılı açıklamalı),
  • 2 adet referans mektubu,
  • Ergenlik ve çocukluk dönemlerinden birer fotoğraf,
  • Kadrajda başka kimsenin olmaması koşulu ile bir millet vekili ya da bir devlet sanatçısı ile çektirilmiş fotoğrafın orjinali (millet vekili, adayın tuttuğu partiden olmak zorundadır),
  • Motivasyon mektubu,
  • İmza ve yazı taklit edebilme yeteneği (öğretim elemanlarımızca sınanacaktır)
  • x faktör,
  • Kendine yakışanı giyebilme özelliği,
  • Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş.'ne 120€ yatırıldığına dair dekont.
B.Sınav Sistemi

İlk aşamaya aile ile gelmek zorunludur. Eğer uygun olurlarsa aile büyükleri ve sevgili/nişanlı/eş de gelebilir.

I.Aşama

  • Ani özgeçmiş yazdırımı. Bu aşamanın zamanı önceden belirtilmeyecek. Özgeçmişlerin formal değil, informal olması özellikle istenecek. Adaylar, kameralı küçük bölmelerde özgeçmişlerini yazacaklar ve bir ankete tabi tutulacaklar. Bu aşamada değerlendirme beden diline göre yapılacak.
-İlk aşama aynı gün değerlendirilecek.


II.Aşama

  • Aday, herhangi bir enstrümanla kendi bestesini çalacak.
Bu aşamada "yanıltıcı jüri üyesi" faktörü kullanılacaktır. Aday erkekse güzel bir kız; kızsa, yakışıklı bir erkek jüride bulunacak. Adayın değerlendirmesi, bu kişilere karşı tepkilerine göre yapılacak.
  • Sosyal tespit
Bu bölümde adaylardan, onlara gösterilecek olan kişiler üzerine tahminde bulunmaları istenecek. Adaylardan, karşılarındaki kişinin mesleğinden aile yaşamına, özel zevklerinden insan ilişkilerine ve hatta ismine kadar geniş bir yelpazede, üretebildikleri kadar tahminde bulunmaları beklenecek. İpucu verilmeyecek. Tamamen adayın yaratıcılığına bırakılacak.
  • Birlik beraberlik ruhu

Bilindiği üzere bazı müzik okulları marş, bazıları aryantik tarzda bir eser seslendirmenizi arz ediyor. Bizim sistemimiz tamamen farklı. Aşağıdaki linkte Badamlı'nın milli marşını izleyeceksiniz. Adaylardan istenilen, bu eseri artikülasyon, prozodi, entonasyon vb. hatalar olmadan seslendirmeleridir. Tabii jürinin dikkate alacağı kriter teknikten ziyade duygu yoğunluğu olacaktır. Eser kesinlikle ezber(notasız) ve diyafram nefesinden söylenecektir. Diyafram nefesiniz jüri koltuğundan görülecek şekilde giyinmeniz tavsiye olunur. Gerekli link:

http://www.youtube.com/watch?v=4NC9DlH69mw

-İlk iki aşamanın notları hesaplanarak 1 hafta içerisinde kesin sonuç kargoyla Hindistan üzerinden adayların evlerine gönderilecektir.

ş.A. 3-Badamlı Üniversitesi konser salonundan bir kesit

5 Şubat 2008 Salı

Haydi Sosyal Bilimciler..

Merhabalar olsun bilimseverler;
Açılışımızın ilk haftası olması nedeniyle sizlere güzel ödüller dağıtmak istedik. Aşağıdaki haberlerden en az birini bir kurama oturtan bilimsevere imzalı "Can-Kan" albümü yollayacağız. Haydi bakalım bilime ne kadar yatkınsınız görelim..

Haber 1:
“Halay sırası” yüzünden cinayet
Bursa'nın İnegöl ilçesinde, “halay sırası” yüzünden çıktığı bildirilen kavgada, birbirlerini bıçaklayan iki arkadaştan biri öldü, diğeri yaralandı. Dün akşam birlikte alkol aldığı arkadaşı Mehmet Doğan'ın (35) yanından ayrıldıktan sonra Mahmudiye Mahallesi Güverte Sokaktaki kahvehaneye giden İsmail K. (32), bir süre sonra olay yerine gelen Doğan'ın daveti üzerine kahvehaneden çıktı.İkili arasında kahvehane önünde başlayan tartışmanın yumruklaşmaya dönüşmesi üzerine Mehmet Doğan, İsmail K'yı bacağından bıçakladı.Doğan'ın elinden bıçağı alan İsmail K. de aynı bıçakla arkadaşını karnından yaraladı.Mehmet Doğan, ambulansla götürüldüğü İnegöl Devlet Hastanesinde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.Olayın ardından motosikletiyle hastaneye giden ve tedavisinden sonra gözaltına alınan İsmail K'nın bir gün önce katıldıkları bir düğünde halay çekmek için kalktıklarını, Mehmet Doğan ile sırasını kaptığı için tartıştığını, tartışmanın devamında bu olayın yaşandığını söylediği bildirildi.

Haber 2:
‘Rüyalarımı çaldılar’ diyerek dava açtı
SAMSUN’un Alaçam İlçesi’nde oturan emekli öğretmen Hasan Sancak, gördüğü ve notere onaylattığı bir rüyasının, 5 yıl sonra bir meşrubat firması tarafından reklam filmi yapıldığı iddiasıyla, ‘Rüyalarımı çaldılar’ diyerek dava açtı. Emekli öğretmen Hasan Sancak'ın notere tastik ettirdiğini söylediği rüya şöyle:
“Rüyamda karnımın zil çaldığını fark ederek uyandım. saat gece 03.00 idi. Yataktan kalkarak mutfağa gittim. Buzdolabının kapağını açtım. İçinde yiyecek aradım. Ne yazık ki buzdolabında ve evde yiyecek hiçbir şeyin olmadığını gördüm. Açlıktan ayakta duracak dermanım kalmamıştı. Su ile karın doyurulmaz diyordum, birden aklıma misafir odasındaki bilgisayarım geldi. hemen misafir odasına koştum. Bilgisayarımı açtım, bilgisayar faresini elime alarak, internete geçtim. Büyük bir market aramaya başladım. Uzun uğraşlardan sonra karşıma internette büyük bir süper market çıktı. Reyonlarda ne yoktu ki, tavuk, peynir, zeytin, sucuk, pastırma... Canımın çektiği hangi yiyecekler varsa, farenin imlecini o yiyeceklerin üzerine teker teker getirerek bir bir tıkladım. Her tıkladığım yiyecek benim buzdolabına üstten dolmaya başladı. Buzdolabını süper marketten ağzına kadar doldurdum. Sevincimden havalara zıplıyordum. Kendi kendime bolluk ne güzel şey diyordum. Birden aklıma bu yiyeceklerin parasını vermediğim geldi. Doldurduğum o yiyeceklerin hesabını yapmaya başladım. Hanımın seslenmesiyle tatlı düşten uyandığım zaman durmadan elimin ağzıma gittiğini, sanki o yiyecekleri yiyor gibi bir hal aldığını gördüm.”

Haber 3:
Hayat kadınıyım çok konuşurum
Uyuşturucu ticaretiyle suçlanan ve 94 kez telefon konuşması dikkat çeken "Badi" isimli çete lideri duruşmada, "Hayat kadınıyım, çevrem geniş. Esrar içince tribe girer, çok konuşma yaparım" dedi.
Satıcı değil içici olduğunu iddia eden Özçimen, iddianamede yer alan 94 telefon görüşmesini ise, "Doğrudur çok konuşurum, bu görüşmeleri yapmışımdır. Hayat kadınıyım, çevrem çok geniştir. Birçok insanla esrar içmişimdir, birçok insanla da gezmişimdir. Esrar içtiğim zaman tribe girerim, bu tür konuşmalar yaparım" diye açıkladı. Uyuşturucu ticareti esnasında şifre olarak kullanıldığı öne sürülen "çekyat", "zeytin", "turşu", "fasulye", "keser", "çekiç", "anahtar", "sarı tavuk" gibi kelimelerin hepsine ayrı bir açıklama yapan Gülcan Özçimen, bu kelimelerin şifre olmadığını savundu. Eşref isimli kişiyle telefon görüşmesinde geçen "çekyat" kelimesini, "Eşref çok yüksekten konuşurdu. Ayda bir çekyat değiştirirdi. Değiştireceği çekyatları evime getirmesini istedim. Biraz saçmalamışız" diye yanıtladı.

4 Şubat 2008 Pazartesi

Merhaba Bilimseverler!

Bundan böyle, çevremizdeki insanlarla daha iyi anlaşacağız, onları daha iyi anlayacağız. Neden mi? Çünkü artık "Sosyal İncelemeler Merkezi" var!

"Sosyal İncelemeler Merkezi" ne mi? Bir bilgi dağarcığı, bir ansiklopedi adeta. Görüp de tanımadığınız, tanıyıp da anlayamadığınız, anladığınız halde anlam vermediğiniz, anlam vermeye başladığınızda kaybettiğiniz o kimi zaman esrarengiz, kimi zaman rahatsız edici, bazı bazı gülünç kişi, olay ve duyguların anlamlandırılması, kategorize edilerek halka arzı.

Siz de çekinmeyin. Aklınıza takılan herhangi bir noktayı ya da incelememizi istediğiniz vaka, duygu ya da kişilik tipini yazın yollayın.

Unutmayın, sizin için araştırıyor, sizin için inceliyoruz.