5 Şubat 2008 Salı

Haydi Sosyal Bilimciler..

Merhabalar olsun bilimseverler;
Açılışımızın ilk haftası olması nedeniyle sizlere güzel ödüller dağıtmak istedik. Aşağıdaki haberlerden en az birini bir kurama oturtan bilimsevere imzalı "Can-Kan" albümü yollayacağız. Haydi bakalım bilime ne kadar yatkınsınız görelim..

Haber 1:
“Halay sırası” yüzünden cinayet
Bursa'nın İnegöl ilçesinde, “halay sırası” yüzünden çıktığı bildirilen kavgada, birbirlerini bıçaklayan iki arkadaştan biri öldü, diğeri yaralandı. Dün akşam birlikte alkol aldığı arkadaşı Mehmet Doğan'ın (35) yanından ayrıldıktan sonra Mahmudiye Mahallesi Güverte Sokaktaki kahvehaneye giden İsmail K. (32), bir süre sonra olay yerine gelen Doğan'ın daveti üzerine kahvehaneden çıktı.İkili arasında kahvehane önünde başlayan tartışmanın yumruklaşmaya dönüşmesi üzerine Mehmet Doğan, İsmail K'yı bacağından bıçakladı.Doğan'ın elinden bıçağı alan İsmail K. de aynı bıçakla arkadaşını karnından yaraladı.Mehmet Doğan, ambulansla götürüldüğü İnegöl Devlet Hastanesinde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.Olayın ardından motosikletiyle hastaneye giden ve tedavisinden sonra gözaltına alınan İsmail K'nın bir gün önce katıldıkları bir düğünde halay çekmek için kalktıklarını, Mehmet Doğan ile sırasını kaptığı için tartıştığını, tartışmanın devamında bu olayın yaşandığını söylediği bildirildi.

Haber 2:
‘Rüyalarımı çaldılar’ diyerek dava açtı
SAMSUN’un Alaçam İlçesi’nde oturan emekli öğretmen Hasan Sancak, gördüğü ve notere onaylattığı bir rüyasının, 5 yıl sonra bir meşrubat firması tarafından reklam filmi yapıldığı iddiasıyla, ‘Rüyalarımı çaldılar’ diyerek dava açtı. Emekli öğretmen Hasan Sancak'ın notere tastik ettirdiğini söylediği rüya şöyle:
“Rüyamda karnımın zil çaldığını fark ederek uyandım. saat gece 03.00 idi. Yataktan kalkarak mutfağa gittim. Buzdolabının kapağını açtım. İçinde yiyecek aradım. Ne yazık ki buzdolabında ve evde yiyecek hiçbir şeyin olmadığını gördüm. Açlıktan ayakta duracak dermanım kalmamıştı. Su ile karın doyurulmaz diyordum, birden aklıma misafir odasındaki bilgisayarım geldi. hemen misafir odasına koştum. Bilgisayarımı açtım, bilgisayar faresini elime alarak, internete geçtim. Büyük bir market aramaya başladım. Uzun uğraşlardan sonra karşıma internette büyük bir süper market çıktı. Reyonlarda ne yoktu ki, tavuk, peynir, zeytin, sucuk, pastırma... Canımın çektiği hangi yiyecekler varsa, farenin imlecini o yiyeceklerin üzerine teker teker getirerek bir bir tıkladım. Her tıkladığım yiyecek benim buzdolabına üstten dolmaya başladı. Buzdolabını süper marketten ağzına kadar doldurdum. Sevincimden havalara zıplıyordum. Kendi kendime bolluk ne güzel şey diyordum. Birden aklıma bu yiyeceklerin parasını vermediğim geldi. Doldurduğum o yiyeceklerin hesabını yapmaya başladım. Hanımın seslenmesiyle tatlı düşten uyandığım zaman durmadan elimin ağzıma gittiğini, sanki o yiyecekleri yiyor gibi bir hal aldığını gördüm.”

Haber 3:
Hayat kadınıyım çok konuşurum
Uyuşturucu ticaretiyle suçlanan ve 94 kez telefon konuşması dikkat çeken "Badi" isimli çete lideri duruşmada, "Hayat kadınıyım, çevrem geniş. Esrar içince tribe girer, çok konuşma yaparım" dedi.
Satıcı değil içici olduğunu iddia eden Özçimen, iddianamede yer alan 94 telefon görüşmesini ise, "Doğrudur çok konuşurum, bu görüşmeleri yapmışımdır. Hayat kadınıyım, çevrem çok geniştir. Birçok insanla esrar içmişimdir, birçok insanla da gezmişimdir. Esrar içtiğim zaman tribe girerim, bu tür konuşmalar yaparım" diye açıkladı. Uyuşturucu ticareti esnasında şifre olarak kullanıldığı öne sürülen "çekyat", "zeytin", "turşu", "fasulye", "keser", "çekiç", "anahtar", "sarı tavuk" gibi kelimelerin hepsine ayrı bir açıklama yapan Gülcan Özçimen, bu kelimelerin şifre olmadığını savundu. Eşref isimli kişiyle telefon görüşmesinde geçen "çekyat" kelimesini, "Eşref çok yüksekten konuşurdu. Ayda bir çekyat değiştirirdi. Değiştireceği çekyatları evime getirmesini istedim. Biraz saçmalamışız" diye yanıtladı.

Hiç yorum yok: